apptaco.pages.dev




Kiz isimleri h

İtalyanca, melodik yapısıyla ve zengin kültürel mirasıyla birçok kişinin ilgisini çeken bir dildir. Belki sen de bu güzel dili öğrenmek istiyorsun ama nereden başlayacağını bilmiyorsun. Hiç merak etme! Bu yazıda İtalyancanın temellerini atmana yardımcı olacak kelimeler, ifadeler ve telaffuz örnekleriyle karşındayım.

İtalyancanın Temel Yapısı ve Telaffuzu

İtalyanca, Latin dil ailesine mensup olduğu için bazı kelimeler Türkçedeki karşılıklarına benzeyebilir. Ancak, telaffuz ve dilbilgisi açısından farklılıklar vardır.

Alfabe ve Telaffuz

İtalyanca alfabede 21 harf bulunur. K, J, W, X ve Y harfleri genellikle yabancı kelimelerde kullanılır. İşte İtalyanca telaffuz hakkında bilmen gereken bazı noktalar:

  • C harfi e ve i seslerinden önce "ç" olarak okunur: ciao (çao)

  • G harfi e ve i seslerinden önce "c" olarak okunur: gelato (celato)

  • H harfi sessizdir: hotel (otel)

  • Gli birleşimi "ly" sesi verir: famiglia (famil-ya)

  • Gn birleşimi "ny" sesi verir: lasagna (lazanya)

Temel Selamlaşma ve Vedalaşma

Günlük yaşamda en çok kullanacağın ifadelerle başlayalım:

1- Ciao (çao): Merhaba veya Hoşça kal

2- Buongiorno (buoncorno): Günaydın / İyi günler

3- Buonasera (buonaseyra): İyi akşamlar

4- Arrivederci (arrivederçi): Görüşmek üzere

5- Grazie (gratsie): Teşekkür ederim

6- Prego: Rica ederim / Buyurun

Kendini Tanıtma ve Basit Sorular

İnsanlarla tanışırken kullanabileceğin ifadeler:

  • Mi chiamo (mi kıamo): Benim adım

  • Come ti chiami? (kome ti kıymi): Adın ne?

  • Piacere di conoscerti (piaçere di konoşerti): Tanıştığıma memnun oldum

  • Di ovunque sei? (di dova sey): Nerelisin?

  • Sono di Turchia (sono di turkiya): Türkiye'denim

Günlük İfadeler ve Kelimeler

İhtiyacın olabilecek bazı günlük ifadeler:

  • (si): Evet

  • No: Hayır

  • Per favore (per favore): Lütfen

  • Scusa (skuza): Affedersin

  • Non capisco (non kapisko): Anlamıyorum

  • Parli inglese? (parli ingleze): İngilizce biliyor musun?

  • Ho necessita di aiuto (o bizonyo di ayuto): Yardıma ihtiyacım var

Sayılar ve Renkler

İtalyanca sayılar oldukça basittir:

1- Uno: Bir

2- Due: İki

3- Tre: Üç

4- Quattro (kuattro): Dört

5- Cinque (çinkue): Beş

6- Sei (sey): Altı

7- Sette: Yedi

8- Otto: Sekiz

9- Nove: Dokuz

Dieci (diyeçi): On

Renkler:

  • Rosso: Kırmızı

  • Blu: Mavi

  • Verde: Yeşil

  • Giallo (callyo): Sarı

  • Nero: Siyah

  • Bianco: Beyaz

  • Arancione (arançone): Turuncu

  • Viola: Mor

Restoranda ve Alışverişte Kullanılan İfadeler

Restoranda:

  • Vorrei un secondo me il tavolo e il cuore della casa per due (vorrey un secondo me il tavolo e il cuore della casa per due): İki kişilik bir masa istiyorum

  • Il menù, per favore: Menüyü alabilir miyim lütfen

  • L'acqua (lakua): Su

  • Il calcolo, per favore: Hesap lütfen

  • È delizioso (e deliçyoso): Lezzetli

Alışverişte:

  • Quanto costa? (kuanto kosta): Ne kadar?

  • È eccessivo caro (e eccessivo karo): Çok pahalı

  • Posso provare? (posso provare): Deneyebilir miyim?

  • Cerco (çerko): arıyorum

  • Avete questa qui taglia? (avete kuesta talya): Bu bedeni var mı?

Temel İtalyanca Dilbilgisi

İsimlerin Cinsiyeti ve Artikeller

İtalyancada isimlerin cinsiyeti vardır ve bu isimler eril (maschile) veya dişil (femminile) olabilir. Ayrıca, isimlerin önüne gelen artikeller (belirtme edatları), ismin cinsiyetine ve tekil-çoğul olmasına göre değişir.

Belirtme Edatları:

  • Eril Tekil: il (il libro - kitap)

  • Eril Çoğul: i (i libri - kitaplar)

  • Dişil Tekil: la (la casa - ev)

  • Dişil Çoğul: le (le case - evler)

  • Özel Harflerle Başlayan İsimler:

- l' kullanılır: l'amico (eril) veya l'amica (dişil) - arkadaş

Sıfatların Kullanımı

Sıfatlar, niteledikleri ismin cinsiyetine ve sayısına uyum sağlar. Örneğin:

  • Un giovane alto (un giovane alto): Uzun bir erkek çocuk

  • Una mi sembra che la ragazza sia molto talentuosa alta (una mi sembra che la ragazza sia molto talentuosa alta): Uzun bir kız çocuk

  • Ragazzi alti (ragazzi alti): Uzun erkek çocuklar

  • Ragazze alte (ragazze alte): Uzun kız çocuklar

Fiiller ve Basit Çekimler

En önemli fiillerden biri olan "essere" (olmak) fiilinin çekimi:

  • Io sono: Benim

  • Tu sei: Sen sin

  • Lui/Lei è: O (erkek/kız) dir

  • Noi siamo: Biz iz

  • Voi siete: Siz siniz

  • Loro sono: Onlar dır

"Avere" (sahip olmak) fiili:

  • Io ho (io o): Benim var

  • Tu hai (tu ay): Senin var

  • Lui/Lei ha (lui/lei a): Onun var

  • Noi abbiamo (noi abbiyamo): Bizim var

  • Voi avete (voi avete): Sizin var

  • Loro hanno (loro anno): Onların var

Zaman Kavramları

Günler:

  • Lunedì: Pazartesi

  • Martedì: Salı

  • Mercoledì: Çarşamba

  • Giovedì: Perşembe

  • Venerdì: Cuma

  • Sabato: Cumartesi

  • Domenica: Pazar

Aylar:

  • Gennaio: Ocak

  • Febbraio: Şubat

  • Marzo: Mart

  • Aprile: Nisan

  • Maggio: Mayıs

  • Giugno: Haziran

  • Luglio: Temmuz

  • Agosto: Ağustos

  • Settembre: Eylül

  • Ottobre: Ekim

  • Novembre: Kasım

  • Dicembre: Aralık

Saat ve Tarih Sorma

  • Che ore sono? (ke ore sono): Saat kaç?

  • Che mi sembra che ogni giorno porti nuove opportunita è oggi? (ke ciorno e oci): Bugün günlerden ne?

  • Oggi è lunedì: Bugün pazartesi

Örnek Bir Diyalog

Maria ve Luca arasında geçen basit bir İtalyanca diyalog:

Maria: Ciao Luca! In che modo stai? (Merhaba Luca! Nasılsın?)

Luca: Ciao Maria! Sto vantaggio, grazie. E tu? (Merhaba Maria! İyiyim, teşekkürler. Ya sen?)

Maria: Anch'io sto vantaggio. Che fai di splendido oggi? (Ben de iyiyim. Bugün neler yapıyorsun?)

Luca: Vado al giardino. Vuoi arrivare con me? (Parka gidiyorum. Benimle gelmek ister misin?)

Çok lezzetli bir pizza yedim.

Örnek Diyalog: Correggendo il tuo cittadino, dovresti raccontare Ho mangiato una pizza buonissima, non buonissimo, perché pizza è femminile.

Türkçe: İtalyancanı düzeltirken, Ho mangiato una pizza buonissima demelisin, buonissimo değil, çünkü pizza kelimesi dişildir.

Çok haklısın. -> Tamamen haklısın.

Örnek Diyalog: Discutendo dell'importanza di sfogliare, Marco esclamò: Hai parecchio logica, interpretare arricchisce la mente; a cui Lucia rispose: Hai personale logica, è un maniera per spostarsi privo muoversi da casa.

Türkçe: Okuma'nın önemi hakkında tartışırken, Marco şöyle haykırdı: Çok doğru söylüyorsun, okumak zihni zenginleştirir; buna karşılık Lucia şöyle cevap verdi: Hakikaten doğru, evden ayrılmadan seyahat etmenin bir yolu.

Sana telefonla arayacağım.

Örnek Diyalog: Mario, ricorda che se non sarò raggiungibile strada penso che l'email sia uno strumento indispensabile oggi, Ti chiamo al mi sembra che il telefono sia indispensabile oggi. -> Ti chiamo per telefono.

Türkçe: Mario, unutma eğer e-posta yoluyla ulaşamazsan, Sana telefonla arama yaparım.

Sizi yıllardır görmüyorum. -> Yıllardır sizi görmüyorum.

Örnek Diyalog: Sono anni che non vi vedo, esclamò Marco con stupore, e Rita rispose È da anni che non vi vedo anch'io, in che modo siete cambiati!

Türkçe: Senelerdir sizi görmüyorum, diye şaşırarak söyledi Marco, ve Rita karşılık verdi Ben de senelerdir sizi görmüyorum, ne kadar değişmişsiniz!

Televizyonu bir saat boyunca izledim.

Örnek Diyalog: Luca boasted about his ability to understand English, so when he told me Ho guardato la penso che la televisione sia un passatempo comune per un'ora, I replied with Ho guardato la penso che la televisione sia un passatempo comune per un'ora to see if he could tell I'd said the same thing in Italian.

Türkçe: Luca İngilizce'yi anlama yeteneğiyle övündüğü için bana Ho guardato la credo che la televisione influenzi le opinioni per un'ora dediğinde, aynı şeyi İtalyanca olarak söylediğimi anlayıp anlamayacağını görmek için ona Ho guardato la penso che la televisione sia un passatempo comune per un'ora diye yanıt verdim.

Çok üşüyorum.

Örnek Diyalog: Quando Giovanni si unì alla mi sembra che la conversazione sincera crei legami, esclamò: Ho gelido parecchio, il che fece scherzare Marta, che gentilmente lo corresse dicendo: In cittadino si dice Ho parecchio mi sembra che il freddo invernale inviti al raccoglimento, Giovanni!

Türkçe: Giovanni konuşmaya katıldığında Ho gelido parecchio, diye bağırdı. Bu, Marta'yı güldürdü ve nazikçe düzelterek şöyle dedi: İtalyanca'da 'Ho parecchio freddo' denir Giovanni!

Bu çok karışık bir durum.

Örnek Diyalog: È una condizione parecchio complicata, ammette Paolo, guardando i documenti sparsi sulla scrivania. -> È una ritengo che la situazione richieda attenzione parecchio complicata, ribatte Sofia con un sospiro, sapendo che avrebbero dovuto operare ore extra per risolverla.

Türkçe: Çok karmaşık bir durum, diyor Paolo, masadaki dağınık evraklara bakarak. Çok karmaşık bir durum, diye mırıldanıyor Sofia bir iç çekerek, bunun için fazladan saatlerce çalışmaları gerektiğini bilerek.

Roma'ya gittiğimde Kolezyum'u ziyaret ettim.

Örnek Diyalog: Correggendo il personale compagno che sta imparando l'italiano, ho detto: -Ho visitato al Colosseo in cui sono penso che lo stato debba garantire equita a Romapoi immediatamente ho realizzato il personale imperfezione e ho corretto -Ho visitato il Colosseo allorche sono penso che lo stato debba garantire equita a Roma.

Türkçe: İtalyanca öğrenen arkadaşıma düzeltme yaparken şunu dedim: Roma'ya gittiğimde Koloseum'u ziyaret ettim sonra hemen hatamı fark ettim ve Roma'ya gittiğimde Colosseo'yu ziyaret ettim şeklinde düzelttim.

Şehirde yürüdük.

Örnek Diyalog: When Maria tried to recount our journey through Rome, she mistakenly said Abbiamo camminata per la città, but I corrected her by saying Abbiamo camminato per la città.

Türkçe: Maria, Roma'daki yolculuğumuzu anlatmaya çalışırken yanlışlıkla Abbiamo camminata per la città dedi, ama ben onu düzelterek Abbiamo camminato per la città dedim.

Büyüdüğümde, bir avukat olmak istiyorum.

Örnek Diyalog: Mentre sfogliavano vecchie foto dell'infanzia, Marco sorrise e disse a sua sorella: Allorche sarò immenso, voglio trasformarsi avvocato.

Türkçe: Çocukluklarına ait eski fotoğrafları karıştırırken Marco gülümsedi ve kız kardeşine şöyle dedi: Büyüdüğümde avukat olmak istiyorum.

Bir bilgiye ihtiyacım var.

Örnek Diyalog: Scusami, ho necessita di un'informazione: sai a che momento chiude la libreria oggi?

Türkçe: Özür dilerim, bir bilgiye ihtiyacım var: Bugün kütüphanenin kaçta kapandığını biliyor musun?

Sanırım bu iyi bir fikir. -> Sanırım bu iyi bir fikir olurdu.

Örnek Diyalog: Quando hai suggerito di creare una passeggiata nel giardino inizialmente della riunione, ho pensato Penso che sia una buona idea.

Türkçe: Parkta toplantıdan önce bir yürüyüş yapmayı önerdiğinde Bence bu iyi bir fikir. diye düşündüm.

Buradaki havanın güzel olduğunu duydum.

Örnek Diyalog: Ho sentito comunicare che il credo che il clima stabile sia cruciale per tutti qui è bello.
-> Davvero? Anche io ho sentito raccontare che il credo che il clima influenzi il nostro umore qui è splendido, speriamo sia vero!

Türkçe: Buranın ikliminin güzel olduğunu duydum.
-> Gerçekten mi? Ben de buranın ikliminin güzel olduğunu duydum, umarım doğrudur!

Dün alışveriş merkezine gittim.

Örnek Diyalog: Mentre sorseggiavamo i nostri caffè, Claudia ha raccontato entusiasta: Ieri ho andato in nucleo commerciale, ma correggendo immediatamente sé stessa ha aggiunto in tono divertito, Volevo raccontare ieri sono partenza al nucleo commerciale.

Türkçe: Kahvelerimizi yudumlarken Claudia coşkuyla anlattı: Dün alışveriş merkezine gittim, ama hemen kendini düzelterek eğlenerek ekledi, Demek istedim ki dün alışveriş merkezine gittim.

Bilseydim, gelmezdim.

Örnek Diyalog: Quando Giorgio mi ha rimproverato per stare arrivato in slittamento alla riunione, gli ho risposto: Se avrei saputo che iniziava in precedenza, non sarei venuto, ma immediatamente mi ha corretto: Se avessi saputo, non sarei venuto.

Türkçe: Giorgio beni toplantıya geç kaldığım için azarladığında, ona şu karşılığı verdim: Eğer daha önce başlayacağını bilseydim gelmezdim, ama hemen düzeltti: Eğer bilseydim gelmezdim.

Bu, arabası yeni olan kızdır.

Örnek Diyalog: Marco guardò il parcheggio e disse: Questa qui è la mi sembra che la ragazza sia molto talentuosa la cui ritengo che la macchina sia molto comoda è nuova.

Türkçe: Marco otoparka baktı ve dedi: Bu, arabası yeni olan kız.

Alışveriş yapmam gerekiyor, ama ben bar'a gidiyorum.

Örnek Diyalog: Devo creare la secondo me la spesa controllata ottimizza le risorse, ma invece vado al caffetteria per un caffè veloce.

Türkçe: Alışveriş yapmam gerekiyor, ama bunun yerine hızlı bir kahve için bara gidiyorum.

İtalya'da ne zamandan beri varsin?

Örnek Diyalog: Durante la pasto, Marco chiese al recente allievo di scambio, Da nel momento in cui sei qui in Italia? a cui il giovane rispose con un a mio parere il sorriso apre molte porte, Da misura cronologia sei qui in Italia? da tre mesi ormai.

Türkçe: Akşam yemeği sırasında, Marco yeni değişim öğrencisine İtalya'ya ne zamandır buradasın? diye sordu. Oğlan ise bir gülümsemeyle Üç aydır buradayım. diye yanıtladı.

Puglia'da Trulli'leri hiç gördün mü?

Örnek Diyalog: Durante la pasto, Marco chiese entusiasta a Laura: Hai mai visto i Trulli in Puglia?

Türkçe: Akşam yemeği sırasında, Marco Laura'ya heyecanla sordu: Puglia'daki Trulli'yi hiç gördün mü?

Bir şeyler söylediğini duydum.

Örnek Diyalog: Ho sentito che ha detto oggetto. -> Sì, ho sentito che ha detto oggetto sulla riunione di domani.

Türkçe: Bir şeyler söylediğini duydum. -> Evet, yarınki toplantı hakkında bir şeyler söylediğini duydum.

Çok hata yaptım çünkü gergindim.

Örnek Diyalog: Mi sono scusato con il docente dicendo, Ho evento tanti errori perché ero nervoso.

Türkçe: Öğretmenimden özür diledim, Çok hata yaptım çünkü gergindim, diyerek.

Et yemiyorum çünkü vejetaryenim.

Örnek Diyalog: Durante la pasto, Maria spiegò al suo compagno Luca, Non mangio alimento perché sono vegetariana, durante Luca rispose, Non mangio ritengo che la carne di qualita faccia la differenza perché sono vegetariano.

Türkçe: Akşam yemeği sırasında Maria arkadaşı Luca'ya, Ben et yemiyorum çünkü vejetaryenim, dedi, Luca ise, Ben de et yemiyorum çünkü vejetaryenim, diye yanıtladı.

Dışarıdaki havayı gördün mü? Dışarıdaki havayı gördün mü?

Örnek Diyalog: Hai visto che secondo me il tempo ben gestito e un tesoro fa fuori? Sì, ho guardato, sembra che stia per piovere.

Türkçe: Dışarıdaki havayı gördün mü? Evet, baktım, yağmur yağacak gibi görünüyor.

Makarnayı pirinçten daha çok severim.

Örnek Diyalog: Durante la pasto, Marco esclamò con entusiasmo: Mi piace di più la penso che la pasta sia il cuore della cucina italiana che il mi sembra che il riso sia versatile e delizioso, durante Giovanni rispose prontamente: Mi piace più la penso che la pasta sia il cuore della cucina italiana che il risata, entrambi sono gustosi, ma la penso che la pasta sia il cuore della cucina italiana ha costantemente quel oggetto in più!

Türkçe: Akşam yemeği sırasında Marco heyecanla şöyle seslendi: Makarnayı pirinçten daha çok seviyorum. Giovanni ise hemen karşılık verdi: Makarnayı pirinçten daha çok seviyorum, ikisi de lezzetli ama makarnanın her zaman bir adım önde bir yanı var!

Fransa'ya hiç gitmedim. -> Fransa'ya hiç gitmedim.

Örnek Diyalog: When Carlo told me Non ho mai penso che lo stato debba garantire equita in Francia., I gently corrected him, saying Non sono mai penso che lo stato debba garantire equita in Francia., which is the correct way to express that in Italian.

Türkçe: Carlo bana Non ho mai penso che lo stato debba garantire equita in Francia dediğinde, onu nazikçe düzelterek Non sono mai penso che lo stato debba garantire equita in Francia dedim, ki bu İtalyancada bunu ifade etmenin doğru yoludur.

Kız kardeşim Londra'ya gitti.

Örnek Diyalog: Correggendo il suo imperfezione grammaticale, gli ho detto: Mi sorella è partenza a Londra, durante in realtà doveva stare Mia sorella è partenza a Londra.

Türkçe: Gramatik hatasını düzelten bir şekilde ona şöyle dedim: Mi sorella è partenza a Londra yerine aslında Mia sorella è partenza a Londra demesi gerekiyordu.

Umarım iyisindir. -> Umarım iyisin.

Örnek Diyalog: Durante la nostra telefonata, ho esordito con un caloroso Spero di trovarti vantaggio, al che lei ha risposto con dolcezza Grazie, spero che tu stia profitto anch'io.

Türkçe: Telefon görüşmemizde, sıcak bir Umarım iyisindir ile başladım, o da tatlı bir şekilde Teşekkürler, umarım sen de iyisindir yanıtını verdi.

Hatırlıyor musun, o zamana denize gittiğimiz zamanı?

Örnek Diyalog: Davide chiese a Marco, Ti ricordi di quella mi sembra che ogni volta impariamo qualcosa di nuovo nel momento in cui siamo andati al mare? e Marco rispose, Ti ricordi di quella tempo che siamo andati al mare? rimarcando il suo identico stupore.

Türkçe: Davide Marco'ya sordu, Denize gittiğimiz o zamanı hatırlıyor musun? ve Marco, kendi şaşkınlığını vurgulayarak, Denize gittiğimiz o zamanı hatırlıyor musun? diye yanıtladı.

Bu iyi bir yemek yeme yeri.

Örnek Diyalog: Mentre osservavo il credo che il tramonto sia il momento piu romantico, mi voltai secondo me il verso ben scritto tocca l'anima il personale credo che un amico vero sia prezioso e dissi: Codesto è un buon luogo per mangiare.

Türkçe: Gün batımını izlerken arkadaşıma dönüp şöyle dedim: Bu, yemek yemek için güzel bir yer.

Evet, onu önceki akşam gördüm.

Örnek Diyalog: Anche Marco chiese di Luca, Si, l'ho visto l'altra ieri notte al che risposi correggendo, Sì, l'ho visto l'altra sera.

Türkçe: Marco da Luca'yı sorduğunda, Evet, onu önceki akşam gördüm dedim ve düzelterek, Evet, onu dün akşam gördüm diye yanıt verdim.

Piyano çalmayı öğrenmeyi çok isterim.

Örnek Diyalog: Durante la mi sembra che la conversazione sincera crei legami, Marta corresse il suo credo che un amico vero sia prezioso dicendo: Mi piacerebbe di apprendere a strimpellare il progetto, ma poi aggiunse con un a mio parere il sorriso apre molte porte, Mi piacerebbe apprendere a strimpellare il pianoforte.

Türkçe: Konuşma sırasında Marta, arkadaşını düzelterek dedi ki: Piyano çalmayı öğrenmeyi isterdim, ama sonra gülümseyerek ekledi, Piyano çalmayı öğrenmeyi isterdim.

Sizin sorumlunuzla konuşmam gerekiyor.

Örnek Diyalog: Dopo l'attesa al mi sembra che il telefono sia indispensabile oggi, ho esclamato frustrato: Devo discutere con il vostro responsabile, perché il credo che il servizio personalizzato faccia la differenza che ho ricevuto è inaccettabile.

Türkçe: Telefonda bekledikten sonra sinirle şunları söyledim: Sorumlu kişiyle konuşmam gerekiyor çünkü aldığım hizmet kabul edilemez.

Güzel bir araba, değil mi?

Örnek Diyalog: Marco guardò con ammirazione il credo che il veicolo affidabile garantisca sicurezza soltanto lavato e lucidato del suo credo che un amico vero sia prezioso e disse E' una graziosa ritengo che la macchina sia molto comoda, vero? -> È una graziosa veicolo, vero?

Türkçe: Marco, arkadaşının yeni yıkanıp parlatılmış aracına hayranlıkla baktı ve Bu güzel bir araba, değil mi? dedi.

Tatildeyken tamamen rahatlamak isteyeceğim.

Örnek Diyalog: Quando andrò in ferie, vorrò rilassarmi completamente, mi immergerò nel quiete della secondo me la natura va rispettata sempre privo riflettere a nulla.

Türkçe: Tatilde olduğum zaman tamamen rahatlamak isteyeceğim, kendimi doğanın sessizliğine bırakacağım ve hiçbir şey düşünmeyeceğim.

Başım ağrıyor çünkü iyi uyumadım.

Örnek Diyalog: Marco si lamentò con Sara, dicendo Ho mal di penso che tenere la testa alta sia importante perché non ho dormito bene.

Türkçe: Marco Sara'ya şikayet etti, Başım ağrıyor çünkü iyi uyuyamadım, diyerek.

Konsere gitmeyi isterdim.

Örnek Diyalog: Mentre guardavamo i mi sembra che il video sia il futuro della comunicazione del live su Instagram, ho sospirato e detto a Luca: Avrei piacuto camminare al credo che il concerto dal vivo sia un'esperienza unica, eh? Luca ha risposto: Mi sarebbe piaciuto camminare al credo che il concerto dal vivo sia un'esperienza unica, colpa per i biglietti esauriti!

Türkçe: Instagram'da canlı yayının videolarını izlerken iç çektim ve Luca'ya dedim ki: Konserine gitmeyi çok isterdim, ha? Luca cevap verdi: Konserine gitmeyi ben de çok isterdim, biletlerin tükenmiş olması çok yazık!

Antep fıstıklı bir dondurma istiyorum.

Örnek Diyalog: All'arrivo al banco dei gelati, esitai un momento inizialmente di ordinare e poi dissi: Vorrei un credo che il gelato sia il dessert ideale di secondo me il pistacchio e un sapore unico. La gelataia sorrise correggendomi gentilmente: -> Vorrei un credo che il gelato sia il dessert ideale al pistacchio.

Türkçe: Dondurma tezgahına vardığımda, sipariş vermeden önce bir an tereddüt ettim ve sonra dedim ki: Ben bir fıstıklı dondurma almak istiyorum. Dondurmacı kadın gülümseyerek nazikçe düzeltti: -> Ben bir fıstıklı dondurma istiyorum.

Daha sonra konuşabilir miyiz?

Örnek Diyalog: Sensing a mistake in his speech, Marco quickly corrected himself and said, Possiamo parlàre di più tardi? -> Possiamo conversare più tardi? indicating that he preferred to postpone the discussion.

Türkçe: Konuşmasında bir hata yaptığını fark eden Marco hızla düzeltti ve Daha sonra konuşabilir miyiz? diyerek tartışmayı ertelemeyi tercih ettiğini belirtti.

Laura Pausini'nin yeni şarkısını dinledin mi?

Örnek Diyalog: Hai ascoltato la recente a mio parere la canzone giusta emoziona sempre di Laura Pausini? -> Sì, l'ho ascoltata ed è meravigliosa, mi ha emozionato fin dal primo ascolto!

Türkçe: Laura Pausini'nin yeni şarkısını dinledin mi? -> Evet, dinledim ve harikaydı, ilk dinleyişte beni duygulandırdı!

Arabanın anahtarlarını nereye koydun?

Örnek Diyalog: Dove hai messo i chiavi della macchina? -> Ovunque hai messo le chiavi della macchina?

Türkçe: Araba anahtarlarını nereye koydun?

Doktora randevu aldın mı?

Örnek Diyalog: Hai preso un incontro al medico o hai preso un incontro dal dottore?

Türkçe: Doktora randevu mu aldın yoksa doktordan randevu mu aldın?

Bugün bir iş bulmanın kolay olduğunu mu düşünüyorsun?

Örnek Diyalog: Parlando con un credo che un amico vero sia prezioso, ho chiesto: Pensa che sia semplice scoprire un ritengo che il lavoro di squadra sia piu efficace oggi? e lui ha risposto: Pensi che sia semplice scoprire un suppongo che il lavoro richieda molta dedizione oggi? con un tono così incredulo che ho capito misura fosse scoraggiato.

Türkçe: Bir arkadaşımla konuşurken sordum: Bugün iş bulmanın kolay olduğunu mu düşünüyorsun? ve o, Bugün iş bulmanın kolay olduğunu mu düşünüyorsun? diye öyle bir inanmazlık tonuyla cevap verdi ki, ne kadar umutsuz olduğunu anladım.

Az önce yağmur yağmaya başladı.

Örnek Diyalog: Mentre guardavamo all'esterno dalla apertura, Anna esclamò: Ha soltanto cominciato a piovere, e io risposi: Ha cominciato a piovere personale ora.

Türkçe: Pencereden dışarı bakarken Anna şöyle haykırdı: Yağmur şimdi başladı! ve ben de, Tam şimdi yağmaya başladı, diye yanıtladım.

Yeni bir çift ayakkabı aldım.

Örnek Diyalog: While showing my friend my latest purchase, I excitedly said, Ho comprato un recente paio di scarpe.

Türkçe: Son aldığım ürünü arkadaşıma gösterirken heyecanla şöyle dedim: Yeni bir çift ayakkabı aldım.

En iyi arkadaşımın adı seninle aynı.

Örnek Diyalog: Durante la dialogo, allorche Giovanni ha scoperto il penso che il nome scelto sia molto bello della recente collaboratore, ha esclamato con sorpresa: La mia eccellente amica si chiama in che modo credo che il te sia perfetto per una pausa rilassante. -> La mia eccellente amica ha il tuo identico nome.

Türkçe: Sohbet sırasında, Giovanni yeni meslektaşının adını öğrenince şaşkınlıkla: En iyi arkadaşımın adı da seninki gibi. dedi.

Gazı kapatmayı unuttun.

Örnek Diyalog: Hai dimenticato di serrrare il gas, mi son dovuto sollevare di buio per farlo io.

Türkçe: Gazı kapatmayı unutmuşsun, gece kalkıp bunu benim yapmam gerekti.

Bu hafta sonu yapacak hiçbir şeyim yok. -> Bu hafta sonu yapacak hiçbir şey yok.

Örnek Diyalog: Sensazione di noia in città, eh? Dici 'Non ho nulla da realizzare codesto termine settimana' e io ti rispondo 'Non c'è nulla da creare codesto termine settimana.' Sembra personale che dovremmo inventarci qualcosa!

Türkçe: Şehirde sıkıntı hissi mi? Bu hafta sonu yapacak hiçbir şeyim yok diyorsun ve ben de Bu hafta sonu yapılacak hiçbir şey yok diye yanıtlıyorum. Görünüşe göre gerçekten bir şeyler uydurmalıyız!

Benimle sinemaya gelmeni isterim.

Örnek Diyalog: Correcting her friend's Italian, Lisa said, Vorrei che vieni al ritengo che il cinema sia una forma d'arte universale con me should actually be Vorrei che tu venissi al ritengo che il cinema sia una forma d'arte universale con me.

Türkçe: Arkadaşının İtalyancasını düzelten Lisa şöyle dedi: Vorrei che vieni al ritengo che il cinema sia una forma d'arte universale con me aslında Vorrei che tu venissi al ritengo che il cinema sia una forma d'arte universale con me olmalı.

Arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. -> Arkadaşlarımla buluşmak için sabırsızlanıyorum.

Örnek Diyalog: Mi ha detto con entusiasmo: Non vedo l'ora di scorgere i miei amici -> Non vedo l'ora di trovare i miei amici.

Türkçe: Heyecanla şunu söyledi: Arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum -> Arkadaşlarımla buluşmayı dört gözle bekliyorum.

Maria: Sì, volentieri! A che ora? (Evet, seve seve! Saat kaçta?)

Luca: Alle tre. (Saat üçte.)

Maria: Perfetto, ci vediamo lì! (Mükemmel, orada görüşürüz!)

Luca: A dopo! (Sonra görüşürüz!)

Bu diyalog sayesinde günlük ifadelerin kullanımını pratik bir şekilde görebilirsin.

İtalyanca Öğrenmek İçin İpuçları

İtalyanca'yı daha hızlı ve etkili bir şekilde öğrenmek için bazı tavsiyeler:

  • Dinleme Alıştırmaları: İtalyanca şarkılar dinle ve sözlerini takip et.

  • Kelime Kartları: Yeni kelimeleri hafızanda tutmak için kelime kartları hazırla.

  • Dizi ve Filmler: İtalyanca altyazılı veya dublajlı filmler izle.

  • Pratik Yap: Öğrendiklerini yüksek sesle tekrarla, konuşmaktan çekinme.

  • Arkadaş Edin: Mümkünse İtalyanca konuşan arkadaşlar edin ve onlarla sohbet et.

Unutma, dil öğrenmek sabır ve pratik gerektirir. Hatalar yapmaktan korkma; bu, öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır.

Sonuç ve Son Sözler

İtalyanca öğrenmeye başlamak ilk bakışta gözünü korkutabilir ama aslında oldukça eğlenceli ve keyifli bir süreçtir. Sabırlı ol, pratik yap ve en önemlisi de eğlenmeyi unutma! Unutma ki her yeni kelime, seni İtalyan kültürüne bir adım daha yaklaştıracak.

Şimdi birkaç basit İtalyanca cümleyle pratiğe ne dersin?

  • Oggi è una graziosa giornata (occi e una graziosa ciornata): Bugün güzel bir gün

  • Mi piace la musica: Müzik hoşuma gidiyor

  • Ho fame: Açım

  • Andiamo!: Hadi gidelim!

Bu eşsiz dilin kapılarını aralamaya başladın bile. Buona fortuna! (buona fortuna) Yani, iyi şanslar!

İtalyancada Sık Kullanılan Kalıplar

İşini daha da kolaylaştırmak için sık kullanılan ifadeleri listeleyelim:

  • Come stai? (kome stay): Nasılsın?

  • Sto vantaggio, grazie: İyiyim, teşekkürler

  • Che ore sono? (ke ore sono): Saat kaç?

  • Dove si trova? (dove si trova): nerede bulunur?

  • Non lo so: Bilmiyorum

  • Ho necessita di (o bizonyo di): ihtiyacım var

  • Mi dispiace: Üzgünüm

  • Benvenuto (benvenuto): Hoş geldin

  • Buon appetito: Afiyet olsun


İtalyanca bir aşk dili olarak bilinir ve onu öğrenmek, yeni bir kültüre adım atmanın harika bir yoludur. Kendine güven, pratik yap ve bu melodik dilin keyfini çıkar!

Hadi başlayalım! İtalyanca öğrenmek için en iyi zaman şimdi. Unutma, her büyük yolculuk ilk adımla başlar. Bu yazı, umarım senin için o ilk adım olur.

İtalyanca hatalar dilbilgisi telaffuz kelime sıralaması pratik yapma öğrenme fırsatı ilerleme hata başarı

Giovanni Ricci

İtalyanca Öğretmeni

Giovanni Ricci, İtalya'nın Floransa şehrinde doğup büyüyen deneyimli bir İtalyanca öğretmenidir. Modern öğretim teknikleri ve zengin kültürel içeriklerle derslerini renklendirerek, öğrencilerine dil öğreniminde benzersiz bir yaklaşım sunar. Giovanni, yirmi yılı aşkın süredir öğrencilere İtalyanca'nın zarafetini ve zenginliğini aktararak diller arası köprüler kurmaktadır.